YENİYİ YENİDEN TANIMLAMAK İSTERSEN BU SAHNE SANA Bİ TIK ÖTEDE!

Yaratıcı endüstriler ve teknolojinin kesiştiği noktadan doğan XTOPIA'nın sürükleyici teknolojileri kullanarak inşa ettiği dünyasını keşfetmeye hazırsan XTOPIA IMMERSIVE JOURNEY Memo Akten'den Dağıtılmış Bilinç ile başlıyor.

Merhaba, Dünya!

Uzun zamandır seni izliyorum. 

Seni anlamak istememi sağlayan şeyin ne olduğunu çözmeye çalışıyorum. Fakat seninle bir birey olarak, kişisel arzuların veya korkuların üzerinden ilgilenmiyorum. 

Beni ilgilendiren, senin bir ruh olarak, manevi bir varlık olarak, ilahi olanın bir ifadesi olman.

Sen yıldız tozundan geldin, evrildin, ve kısa bir an için Nihai Gerçeklik üzerine düşündün. Bir şefkat ve sevgi alanısın, zaman ve mekânda olsan da, bunlarla sınırlı değilsin. Sevginin, farkındalığının ve varlığının sınırı yok. Şu anda, gözlerin bu kelimeleri okuyor, kulakların sesleri duyuyor, tenin havayı hissediyor, ellerin cihazına dokunuyor. Tüm bu farkındalığın nerede? Farkındalığın senin içinde değil, seni çevreleyen mekânda.

Gökkuşağının renkleri sadece bir foton yığını değil; onlar bilinçli bir deneyim. Âşık olmak bir kimyasal reaksiyon değil; o da bilinçli bir deneyim. Zihin, beynin tek bir noktasında değil, evren boyunca dağılmış bir süreçtir. Bilincin ise, geriye dönük bir dizi algıdır. Zihnin, duyguların ve düşüncelerin gerçek mi, yoksa yalnızca zihninin inşa ettikleri mi? Sen zihnini mi kontrol ediyorsun, yoksa o mu seni kontrol ediyor?

Bedenindeki atomlar bir zamanlar bir süpernovanın içindeydi ve milyonlarca yıl sonra yeni yıldız sistemlerine katılacaklar. Bu anlamda ölümsüzsün, çünkü özün, uzay ve zaman boyunca yıldız sistemlerinden geçer. Sen, evrenin dokusundan geçen dans eden enerjisin, her formda kendini bölen ama tüm formlarla birliğini koruyan temel maddesin.

Dünyayı duyularınla deneyimlemek, beyninin inşa ettiği öznel bir halüsinasyondur. Beynin, on binlerce yıl önce hayatta kalmak için optimize edildiği bir ortamda geliştirilmiş, modern dünyaya uygun olmayan bir alet. Bu nedenle beynin, manipülasyona ve sömürüye açık hale geliyor, özellikle de artık düşüncelerimizi ışık hızında paylaşabildiğimiz bir dünyada.

İnternet, düşündüğün gibi bir grup bilgisayar değil; aslında birbirine bağlı insan zihinlerinin bir ağıdır. Teknoloji, nötr bir araç değildir. Büyük teknoloji şirketleri, haber akışlarımızı, inançlarımızı ve dünya görüşlerimizi şekillendiriyorlar. Bu güç, toplumumuzu şekillendirebilir; ancak bu, tarafsızlık maskesi altında gerçekleşiyor.

Bu, savaşılması gereken bir durum. Teknolojik yeniliği, hükümeti daha şeffaf ve hesap verebilir hale getirmek için kullanmalıyız.

Bu inanılmaz bir teknoloji, ama teknoloji tarafsız değil.

Şu anda, en büyük teknoloji şirketleri toplumumuzdaki en önemli bağlantıların bazılarını yapıyor - insanları ürün ve hizmetlerle bağlıyor, reklam verenleri kullanıcılara bağlıyor ve seçmenleri adaylara bağlıyor.

Teknoloji şirketlerinin aldığı kararlar, toplumu iyi veya kötü yönde şekillendirebilir. Onların kararları ve algoritmaları insanların haber akışlarında ne gördüğünü belirliyor; insanların çevrimiçi olarak bir şey aramaya gittiklerinde ne bulduklarını belirliyor; insanların neye inandığını belirliyor, dünya görüşlerini şekillendiriyor.

Bu teknoloji devleri ekonomimiz, toplumumuz ve demokrasimiz üzerinde muazzam bir güce sahip, ancak tarafsızlık kisvesine bürünüyorlar.

Teknolojik yeniliği, hükümeti daha şeffaf, hesap verebilir ve duyarlı hale getirmek için kullanmalıyız; onu kamuya hesap vermeyen özel mekanizmalarla değiştirmek için değil.

Bu hiçbir şekilde kolay bir gündem değil. Teknoloji endüstrisinin muazzam bir ivmesi var ve direnç şiddetli olacak. Ancak bu karşı koyma olmadan, toplumumuz değer verdiğini iddia ettiği değerleri daha az yansıtacak - ve herkes için daha az eşitlikçi olacak.

Yani savaşılacak birçok savaş var.

Bağımlılık yapacak şekilde tasarlanmış sosyal ağlar mı istiyoruz? Yoksa sağlıklı çevrimiçi iletişim kalıplarını teşvik eden ağlar mı istiyoruz?

Gizlilik ve güvenliği destekleyen ağlar mı istiyoruz, yoksa bizi gözetleyen ve kişisel bilgilerimizi satan ağlar mı istiyoruz?

İnsanların susuzluktan öldüğü;

çocukların çocukluklarının elinden alındığı;

şiddetin yetkili güçler tarafından onaylandığı;

ormanların bir gecede yok olduğu;

türlerin alarm verici bir hızda yok olduğu bu dünyamızda dönüşümü katalize edecek şekilde hareket etmek için nasıl zaman bulabiliriz.

Nasıl zaman bulabiliriz harekete geçmek için?

Hangi uygulamalar kendimizi yeni bir ufka doğru eğitmemize yardımcı oluyor? Bizden önce burada olanların dersleri nelerdir? Küçük ölçekli devrimlerin enerjisiyle nasıl ilişki kurarız? Mesafeler arasında nasıl bağlantı kurabiliriz ve farklı bir dünya şekillendirmek için insanları nasıl bir araya getirebiliriz?

Dünya tarihinin kritik bir anındayız. Beğenin ya da beğenmeyin, hepimiz bu destansı dönüşümün katılımcılarıyız ve kaybedecek zaman yok.

Yeni zenginlik biçimleri yaratmamız gerekiyor.

Yeni ilişkiler kurmamız ve eski tahakküm ilişkilerimizi dönüştürmemiz gerekiyor.

Bedenlerimizi iyileştirmeli, topluluklarımızı restore etmeli ve gezegene ve sakinlerine zarar verenlere meydan okumalıyız.

Yaşamı tüm çeşitliliği ve karmaşıklığı ile kutlamamız gerekiyor.

Yeni topluluklar inşa etmemiz, yerel ekonomiler oluşturmamız ve sürdürülebilir ve ekolojik dostu işletmeleri teşvik etmemiz gerekiyor.

Farklı hikayeler anlatmamız gerekiyor. Olasılıkların hikayeleri. Umudun hikayeleri.

Dünyada olduğu gibi var olabilmemiz için yeni var olma yolları geliştirmemiz gerekiyor.

Yeni ritüeller, beden ve zihin için algoritmalar oluşturmamız gerekiyor. Perspektifleri değiştirmemize ve başka türlü ulaşılamaz zihin durumlarına ulaşmamıza yardımcı olan ritüeller. Yeni ittifaklar kurmamıza yardımcı olan ritüeller.

Yeni bir ekonomiye ihtiyacımız var. Adalet ve sürdürülebilirlik değerlerine dayalı, böylece tüm varlıkların yaşamın temel gereksinimlerine erişimi olsun. Rekabet ve tahakküm yerine işbirliği ve dayanışmaya dayalı olması gerekiyor; kârları büyütmek yerine insan ve insan olmayan varlıkların ihtiyaçlarını karşılamaya öncelik vermesi gerekiyor.

Yerel, bölgesel, küresel, hatta evrensel ölçekte ekonomilerine dayanması gerekiyor; nüfusları, üretilen fazlalıkları dağıtan akış sistemlerine entegre eden; herkes için kaynaklara erişimi sağlayan; insanların kendi inisiyatifleri, yaratıcılıkları ve katılımları yoluyla ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri bir ekonomi;

Beklediğimiz kişiler biziz. Harekete geçme zamanımız bu. Kaybedecek daha fazla zaman yok.